-
Canlı Yayına Mesaj Gönder
  • 25°C

Anadolu'dan önce son çıkış "Belgrad"

Benden "İstanbul çok güzel ama bozdu" diyenlere gelsin. Bozulmamış, içinde bol ağacı, düzgün mimarisi, akan bir nehri ve birbirinden güzel insanları olan Belgrad şehrine doğru uzun bir hafta sonu yolculuğuna çıkıyoruz.

ÖZGÜR UYSAL

.PARA BİRİMİ:
Sırp Dinarı
HESAPLAMASI ÇOK KOLAY:
1 dolar-100 dinar.

BİR PARALEL EVREN HİKAYESİ
Kafanızda doğru resmi çizmek adına anlatıyorum. Bir şehir düşünün. Ortasından nehir geçiyor. Aşağı yukarı bizim Boğaz kadar. Nehrin ortasında adalar var. Hiç dokunulmamış. Ağaç dolu. Yolda yürürken hamburger, dürüm ve köftelerin arasından geçiliyor. Pazarında kaymaklar, peynirler cirit atıyor. Üstelik bir yemekte ödeyebileceğiniz maksimum para 5-10 dolar arasında. Doyasıya... Mis gibi parklar ve Rus mimarisiyle bezenmiş sokaklar var. İçindeki insanların da her biri ayrı güzel. Şehir dediğime de bakmayın, etrafını yürüyerek 2-3 saatte turlayabiliyorsunuz. Ne gece bitiyor akşamları ne de para. Trafik yok denecek gibi... Ufak bir karşılaştırma yapayım. Bir cuma akşamı Anadolu Yakası'ndan kalkıp Avrupa Yakası'nda bir arkadaşla fena olmayan bir restoranda balık yemeye gittim diyelim. Ulaşım süresi yaklaşık 2,5 saat. Gece de kafaları dağıtalım dedik birkaç yer gezdik diyelim. Yani araba da almadık. Dönüş dahil harcayacağım para ortalama 500 TL. Aynı paraya Belgrad'da hafta sonunu rahatça geçirmek, yiyip içmek, bol bol eğlenmek mümkün. Üstelik uçuş süresi 1,5 saat. Bu bir dram mıdır yoksa fırsat mıdır cevabını bilemedim ancak Belgrad'ı biliyorum. Size de uzaktan biraz hissettirmeye çalışayım.

ÖNCE ŞU YEMEKLER MİDEYE
Uçak biletini 500 TL'den aza alıyorsanız bu, normal bir fiyat. 2-3 ay önceden almanız yeterli. İdeal mevsim bence yaz öncesi ve hemen yaz çıkışı. Yazın biraz sıcak olabilir ama kışın çok soğuk olduğu kesin. Bir de sokakta cıvıl cıvıl insanlar görmek için en güzel zaman, hem havanın sıcak hem de insanların şehirde olduğu mayıs-haziran ve eylülekim ayları. Elbette karlar altında da romantik bir görüntü elde etmek mümkün. Tercih sizin. Şimdi gelelim asıl merak edilenlere. Burada hamburger ya da ekmeğin arasına bir şeyler koymak tam bir kültür. Bizim bildiğimiz tipte olanları var, bir de Sırp usulü olanları. Bunun ismi: Pljeskavica. Bunlar hamburger ekmeği değil de iki bazlama gibi pidenin arasına konuyor. Adamlar köfteyi iyi yaptıkları için hepsi leziz. Malzemesini de kumpir gibi piştikten sonra siz koyuyorsunuz. Peynirli sosları da var. Yazarken acıktım o kadar diyorum. "Cevapi" adını görürseniz bu da bizim bildiğimiz İnegöl köftenin biraz irisi. Bir de Gyros diye dürümün içine konulan dönerleri var. İsmi Yunanistan'dan aldıklarına bakmayın lezzet Türk. Mesela 300 gram etli bir hamburger yediniz. İçini de ağzına kadar doldurdunuz. Gelmiş geçmiş en özenli patates kızartmalarını da yanında yediniz. Bir de kola söylediniz. Ödeyeceğiniz fiyat 4-5 dolar civarında. Bir başka seçenek olarak Zemun'da ya da nehir kenarında balık yediniz. İçeceklerinizi de bol keseden söylediniz. Ödeyeceğiniz para kişi başı 10-12 dolar. Yani dostlar, ister doyana kadar ister kaloriden kaçarak ufak ufak yiyin o para bitmez. Evet, biraz enerji bombardımanı olacaktır ama onu da şehirde bol bol yürüyerek verirsiniz. Hafta sonu kaçamak olsun sizin için ne var yani? En önemli şey, eğer domuz eti yemiyorsanız her siparişte bunu mutlaka belirtmeniz.

EVDEN HİÇ ÇIKMAMIŞ GİBİ...
Şehir zaten küçük. Merkezinde bir otelde kalmanın bedeli 20-40 dolar arasında. Merkezden uzak diye bir yer yok. Burada her yer merkez, olmadı 20 dakika yürüme mesafesinde. Otel konusu bu şekilde ancak tavsiyem internetten ev tutmanız. Otellerden çok daha güzel manzaraları olan evler var. Üstelik makul fiyatlarda. Ev tutmanın en güzel avantajı, pazarından alışveriş yapıp evde yemek yapmak. İki yumurta kırıp kaymakları, balları hüpletirken tam anlamıyla evinizde hissetmemeniz için hiçbir sebep kalmıyor. Hele bir de "İstanbul'dan geliyorum" dediğinizde insanların sıcak karşılamaları, sürekli ısrar ettikleri ikramları da üstüne eklenince zamanda geriye, İstanbul'un bozmadığı zamanlarına doğru gitmek kalıyor koşar adımlarla. Kültür aynı, sadece zamanın bir noktasında İstanbul, vahşi kapitalizm ve inşaat vandalizmine girmiş; Belgrad bu sapaktan dönmemiş. Ağaçlar kendini korumuş; mimari oturmuş, trafik kurallarına uyulmuş. İnsanlarında Rus kültüründeki soğuk tavırlar da yok. Anadolu misafirperverliği adeta. Tamam kızlar biraz havalı olabilir ancak genelleme yapıp klasik bir soğuk Balkan kültürü gibi görmemek lazım. Havaları güzelliklerinden. İnanmıyorsanız oradan bir Tinder açıp bakın. Kız olarak bilmiyorum ancak benim erkek olarak kısa süre gözlerim doldu. Sonra toparladım. Herkes uzun. İnsanlar ağaçlarla yarışıyor herhalde. Zaten biraz şehrin dışına çıktıkça her yer ormanlık, yemyeşil. İçinde elflerin olduğu bir Hobbit köyü gibi. Bir de sokakta gezerken bakın, neredeyse herkesin bir köpeği var. Özellikle kadınların... Sokaklarda kediler, köpekler cirit attığı gibi kafelerde bile "Hayvan dostudur" yazıları var. Pek bir önemsiyorlar hayvanları. Restorana giriyorsun sandalyede kediler oturuyor; Cihangir gibi.

ZOR TARİH
Tarihleri çalkantılı Sırpların. Slobodan Miloševiç zamanı daha karanlık... NATO'nun Belgrad'ı bombalasının üzerinden çok da uzun zaman değil, 17 yıl geçti. Bu nedenle bazı simge binalar bu bombardımanın izlerini taşıyor. İşte anlatması bendendi; size de gezmesi kalıyor.

KÜLTÜR BENZERLİKLERİ
Çok fazla benzerlik olduğunu görünce şaşıracaksınız.

AYNI DİZİLERİ İZLİYORLAR:
Akşam vaktiniz olursa televizyonu açın derim. Bizim Türk dizilerini Sırp altyazılı izlemenin başka bir duygusu var.

AYNI KELİMELERİ KULLANIYORLAR:
100'lerce benzer kelime var. En sık duyacağını benzer kelime: Hayde! Yazılışı: Hajde. Bunun dışında küfte, bürek, kestane, çamaşır, sabun, şeftali, merdiven, minare, kına, alev, badem, elmas diye uzayıp gidiyor liste.

AYNI YEMEKLERİ YİYORLAR:
Bence bir ülkede kahvaltı kültürü çok önemli. Nitekim Belgrad'da "Normal kahvaltı" denilen bizdeki yumurta, peynir, domates, sucuk, ekmek kombinasyonunu içeriyor.

GECE HAYATI ÖĞLENE KADAR
Gece dışarı çıkma kültürü bizden biraz farklı. Birkaç opsiyon var. Bunlardan ilki Kafana'lar. Skadarska bölgesinde sırayla dizilmiş bu tavernalar bizim Çiçek Pasajı'nın Balkan görmüşü gibi. İçkili mezeli uzun bir eğlence, şık insanlar ve masanın etrafında para sıkıştırılmak üzere çalan Romanlar. İkinci eğlenme biçimi konsept Pub'lar. Burada insanlar yemek sonrası oturmaya ve sohbet etmeye geliyorlar. Saat 2'den sonraysa gece kulüpleri dolmaya başlıyor. Özellikle sahil şeridinde yoğunlaşmış bu diskolar saat 2'den sonra doluyor ve öğlene kadar müzik çalmaya devam ediyor. Eğer mekanda insan varsa, hiç kapanmıyorlar gibi bir şey. Benim bünyem kaldırmadı o yüzden biraz antrenmanlı gitmek lazım herhalde. Özetle gündüz bir yüzü, gece bir başka bir yüzü var şehrin. Uzun bir hafta sonu fazlasıyla yeterli. İdeali 4 gece-5 gün bana kalırsa. Elbette tatil anlayışınıza ve vaktinize göre karar sizde. Her seyahatiniz birbirinden güzel olsun. İyi yolculuklar.

Bu Haberi Paylaş:
Canlı Yayına Mesaj Gönder
  • 25°C

Mobil Uygulamalarımız

RADYO TURKUVAZ

29 Mart 2024, Cuma
  • 07:00Uğur'la Güne Merhaba
  • 10:00Gönül Dostu Füsun
  • 12:00Utku'yla İstekler
  • 15:00Hilal Özgani ile Sosyal Hayat
  • 17:00Hopdedik Ayhan Show
BİZE ULAŞIN