-
Canlı Yayına Mesaj Gönder
  • 25°C

Her türlü günahı sildiren tövbe duası: Seyyid'ül İstiğfar

Ramazan, hayatında yeni bir başlangıç yapmak isteyip de karar veremeyen herkese Cenâb-ı Hakk'ın bir hediyesidir.

Cenâb-ı Allah'ın rahmeti, bereketi, selâmeti hepimizin üzerine olsun. Bizleri bir Ramazan-ı Şerif'e daha kavuşturan Ekrem-ül Ekremin olan Allah'ımıza sonsuz hamd-ü senâlar olsun. Kulu, Resûlü, Habibi, başımızın tâcı, canlar yoluna feda Muhammed Mustafa Aleyhisselâtu Vesselâm Efendimiz Hazretlerine sonsuz salât-u selâm olsun.O salât u selâmın feyzinden Efendimiz'in (SAV) tertemiz ailesine, gözbebeği ehl-i beytine, şerefli ashâbına ve âşıklarına ihsân-u ikram olunsun.

Kıymetli Dostlar, Ramazan Ayı; mü'minlerin kendilerine şöyle bir bakıp eksik veya yanlış taraflarına çeki düzen vermeleri, istikâmetlerini Hakk Teâlâ'ya çevirmeleri için Cenâb-ı Allah tarafından verilmiş bir hediyedir adeta. Kul, yemek içmek telâşından kurtulup kendini ibadete verdikçe, hayatındaki bir çok eksiği, yanlışı veya kötü gidişi farkeder bu ayda.

Bir de bunun zaten farkında olup da, bir türlü değiştirmeye karar veremeyen, kendinde o gücü, cesareti bulamayanlar vardır. İşte Ramazan Ayı, her ikisi için de yeni bir hayata başlamak için aradığı, bulamadığı, beklediği fırsattır.

Bu ayda Allah Teâlâ adeta ayrı bir güç, sabır, dirâyet verir inananlara. Bir gün önce bu sıcakta nasıl oruç tutacağız diye düşünenler yılın en uzun ve en sıcak günlerinde aç, susuz kalır da, iftar vaktinin ne ara geldiğini anlamaz.

Bir vakit kılsam diğerini kılmam, kılamam gibi bahanelerle namaza bir türlü başlayamayanlar, acaba bırakır mıyım diye akıllarına bile getirmeden bir Ramazan terâvihe gider, secdenin zevkine varır.

En tiryakisi bile bir kaç gün sonra, onsuz yaşayamam dediği sigarasını oruçluyken aramaz olur.

Hatta ve hatta dostlar, akşamcısı dahi diğer zamanlarda yapamasak da en azından bu ayda Rabbimizin emrini tutalım der de, Ramazan'da otuz gün ağzına haram sürmez.

İşte Ramazan-ı Şerif, ibadeti, Cenâb-ı Hakk'a kulluğu, emirlerini tutup, yasaklarından kaçınmanın ne kadar kolay olduğunu gösteren bu rahmet yönüyle, yeni bir hayata başlamak isteyen herkes için bir fırsattır. Çünkü Cenâb-ı Allah'a kul olmak isteyen ancak, bahanelerle bir türlü buna bir yerinden başlayamayan kardeşlerimiz insaf ile bir bakarsa, aslında korkularının ne kadar yersiz, korktuklarının da kendi kendilerini inandırdıkları bir yalan olduğunu Ramazan Ayı'nda bizzat yaşayarak görmüş olur..

Bu fırsatı kaçırmamak için ne yapalım?

İllede niyet, ille de niyet

"İstemek başarmanın yarısıdır." diye çok güzel bir söz vardır. Bir kişi bir şeyi gerçekten istese, önüne hangi zorluk çıkarsa çıksın pes etmez. Bunu hepimiz hayatımızın belli dönemlerinde tecrübe etmişizdir. Kaldı ki, burada istenilen Hazreti Allah'ın razı olduğu bir kul olmaktır ki, bunu cânı gönülden isteyip de, muvaffak olamamak diye bir şey söz konusu bile olamaz. Çünkü Cenâb-ı Allah'ın kendisini isteyeni yolda bırakmayacağı ayeti kerime ve hadisi şeriflerle sabittir. Ancak buradaki istemek; "hadi bir deneyelim, bakalım olacak mı?" demek değil, ölmek var bu yoldan dönmek yok şeklinde olmalıdır. Ki diğer türlüsüne istemek değil heves denir. Heves de gelip geçici olan, nefsin, sürekli yeni bir şeye yönelen arzusunun adıdır. O sebeple en önce neyi, niye istediğimizi bilmemiz ve neye mâl olursa olsun dönmemeye azmetmemiz yani; niyet etmemiz gerekir.

Her Türlü Günahı Sildiren Tövbe Duası
Kardeşlerim, sayfamızın dua köşesinde tamamını görebileceğiniz, Cenâb-ı Hakk'a bir yakarış vardır. Efendimiz (sav) tarafından bizlere öğretilen bu duanın adı Seyyid'ül İstiğfar'dır. Bu duayı yaparak Cenâb-ı Allah'tan pişmanlıkla af dileyen kimsenin tüm günahlarının bağışlanacağını bizzat Seyyüd'ül Kâinat olan Efendimiz (sav) müjde buyurmuşlardır.
Hatta bir kişi uyumadan önce bunu okusa ve yatsa, uykusunda ecel erişse, o kişinin şehid mertebesinde olacağını da yine bizzat Efendimiz (sav) beyan buyurmuştur.
Seyyid'ül İstiğfar kısaca, kişinin Yaratıcısı, Rabbi olan Allah Teâlâ'ya iman ettiğini, acziyetini, günahlarını itiraf edip, kendisini affedecek ve bu kötü hâlinden iyi hale çıkarak başka ilah olmadığını kabul ettiğinin beyanıdır. Ya Rabbi ben gaflete düştüm, günah olan fiillerde bulundum ama senin izninle şimdi hatamı farkettim. Sana sığındım, tövbe ediyorum, onların hepsini terkediyorum, beni affet ve kulluğuna al demektir.
Hazreti Allah, tövbe eden kullarının günahlarını silmekle kalmayıp, o günahları sevap olarak amel defterlerine yazacağını ilan etmiştir.
Kişinin Kalbinde Pişmanlık Yoksa Ne Yapmalıdır?
Günümüz insanının en çok ikilemde kaldığı ve şeytanın da en kolay kişinin aklını çelmeye yol bulduğu durum budur desek abartmış olmayız.
Kardeşlerim, bizler genellikle haram olan alışkanlıklarımıza tövbe etmek, Allah'ın emirlerini tutmak, namaza, oruca başlamak için evliyâ olmayı bekleriz. Sanki sihirli bir değnek bize dokunacak ve biz de onun etkisiyle hiç bozulmayacak şekilde Allah'ın rızasına yöneleceğiz gibi yanlış bir beklenti vardır ekserimizde, maalesef.
Kardeşlerim, bir insan aklıyla yaptığının yanlış olduğunu biliyorsa, ondan vazgeçmesi, dönmesi gerektiğini de biliyordur. Bunun için de illâ kalbinde bir pişmanlık duymayı beklemesi gerekmez.
Hatta daha açık söylemek gerekirse, bu yanlışından dönmemesi sebebiyle kalbinde pişmanlık duyamıyordur zaten. Ne Allah Teâlâ'ya kullukta bir gayreti olan, ne kullara bir hayrı dokunan, ne hizmeti olan, ne de tek bir hayır dua bile almadan yaşayan bir kişinin kalbinde bir yumuşama, bir pişmanlık beklemesi gaflet üstüne gaflettir.
O sebeple, kişi önce fiilini düzeltmeye çalışmalıdır. Namaz kılacaktır, oruç tutacaktır ama içinden gelmiyordur, şu kötü alışkanlığını bırakacaktır ama kalbinde pişmanlık duymuyordur, hatta belki için için o kötü filleri yapmayı istiyor bile olabilir.
Böyle bir durumda insan isteksizliğine, pişman olamayışına değil kendisini Yaratan Rabbi'nin ondan ne istediğine bakmalıdır.
O istiyorsa bu iş yapılacak demeli, içinden geçen değil kötü, iyi hisleri bile bir kenara bırakmalıdır. Nihayetinde kul günahına tövbe edip Allah'ın (c.c.) emirlerine sarılmak için pişman olmayı beklerken ecel geliverir de pişman olmayı beklediğine pişman olabilir, Allah (c.c.) muhafaza!

Ramazan ayına hürmetin mükafatı cennet
Bir mecûsinin çocuğu, Ramazan günü elinde ekmekle sokağa çıkar. Bunu gören babası, onu kolundan tutup, "Oğlum, müslümanlar oruçlu, karşılarında böyle yemek yemek, hem ayıp, hem de âdaba mugayyirdir. Yemeğini evine girdiğin zaman ye." der.
Gün gelir mecûsi ölür. O şehrin âbit ve zâhidleri bu zâtı rüyalarında cennet-i âlada görürler. Kendisine: "Sen bir mecûsi idin. Allah'a şirk koşardın. Nasıl oldu da cennete kabul olundun?" dediklerinde o zât, "Doğru, ben mecûsi ve müşrik idim. Azrâil ruhumu kabz etmeğe geldiğinde, Allah Teâlâ, Hz. Azrail'e, "Kulumun ruhunu küfr üzre alma, ona hidayetim erişti. İman üzre kabzeyle." buyurdu. Ben de, "Lâ ilâhe illallah, Muhammedün Resûlullah" deyip ruhumu teslim eyledim. Bu iltifata ermemin sebebi ise, çocuğumu bir Ramazan günü mü'minlere karşı yemek yemekten men ettiğim içindir. Böylece Azrail (as)'a Allah Teâlâ: "O, Benim ramazanıma hürmet etti, mü'min kullarıma saygı gösterdi.
Zâtıma lâyık olan, böyle kişiyi cennetime almaktır. dedi ve yaptığım bu işten dolayı rahmeti ilâhiyyeye erişip, Cennete girdim." dedi.
Dostlar, Ramazana hürmet bir mecûsiyi son nefeste cennet ehli yapıyorsa, kim bilir Hazreti Allah biz mü'minlere nasıl bir derece nasıl bir mükâfat vaadediyor...

SEYYİD'ÜL İSTİĞFAR DUASI



"Allâhümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve vağdike mestetağtü. Eûzü bike min şerri mâ saneğ'tü. Ebû ü leke biniğmetike aleyye ve ebû ü bizenbî fağfirlî zunûbî fe innehû lâ yağfiruz-zunûbe illâ ente (bi rahmetike yâ erhamerrâhimîn)."

Allahım, Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni, Sen yarattın ve ben Senin kulunum. Ve ben iman ve kulluğumda gücüm yettiğince senin ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi! Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım: Ve senin bana ihsan ettiğin nimetleri ikrar ve itiraf ederim. Kendi kusur ve günâhlarımı da ikrar ve itiraf ederim. Yâ Rabb! Sen beni afv ü mağfiret eyle. Zîra senden başkası günahları afv ü mağfiret edecek kimse yok.-

Fatih Çıtlak / Takvim.
Bu Haberi Paylaş:
Canlı Yayına Mesaj Gönder
  • 25°C

Mobil Uygulamalarımız

RADYO TURKUVAZ

19 Nisan 2024, Cuma
  • 07:00Uğur'la Güne Merhaba
  • 10:00Gönül Dostu Füsun
  • 12:00Utku'yla İstekler
  • 15:00Hilal Özgani ile Sosyal Hayat
  • 17:00Hopdedik Ayhan Show

Namaz Vakitleri

  • İmsak
  • Güneş
  • Öğle
  • İkindi
  • Akşam
  • Yatsı

Ajanda son 12 Saat

AYET, HADİS, SÖZLER

Ey iman edenler! Mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?

Nisâ Suresi 144. Ayet
BİZE ULAŞIN