-
Canlı Yayına Mesaj Gönder
  • 25°C

Yavuz Sultan Selim'i Sakinleştiren Söz

Yapılan hata ve gafilane hareketlere son derece celalli olan Yavuz Sultan Selim'in, İslâm'ın kıldan ince, kılıçtan keskin ölçüsü karşısındaki halini anlatan misal…

Yavuz Sultan Selîm Han, yapılan hatâ ve gâfilâne hareketlere karşı son derece celâlli bir pâdişahtı. Ancak bu celâli de, cemâli gibi Allâh'ın emirleri dâiresinde âdeta eriyip yok olmuştu. Ondaki Allâh korkusu her şeyin üzerindeydi. Bir seferinde, hazinedeki ihmallerinden dolayı vâkî olan hırsızlık sebebiyle yaklaşık kırk kişinin öldürülmelerini emretmişti. Durumu öğrenen Şeyhulislâm Zenbilli Ali Efendi, karar icrâ edilmeden buna mânî olabilmek için alelacele ve destur bile almadan Yavuz'un yanına vardı. Hâdisenin aslını bir de Sultan'dan dinledi. Yavuz:

"–Efendi Hazretleri! Duyduklarınız doğrudur, ancak sizin devlet işlerine karışmaya hakkınız yoktur…" şeklinde sert bir cevap verdi.

YAVUZ SULTAN SELİM'İ SAKİNLEŞTİREN SÖZ

Bunun üzerine Şeyhulislâm Zenbilli Ali Efendi, aynı sertlikle şu mukâbelede bulundu:

"–Sultanım! Ben size şer'î hükümleri bildirmeye geldim. Zîrâ bizim vazîfemiz sizin âhiretinizi korumaktır…"

Yüce İslâm'ın kıldan ince, kılıçtan keskin ölçüsü karşısında sâkinleşen Yavuz Sultan Selîm Han:

"–Umûmî ahvâlin düzelmesi için bir fırkanın öldürülmesine cevaz yok mudur?" diye sordu.

Zenbilli Ali Efendi:

"–Bunların öldürülmesi ile âlemin düzelmesi arasında bir alâka yoktur. Suçlarına göre cezâ gerekir…" dedi.

Koca orduları dize getiren pâdişah, başını önüne eğdi ve kararını geri aldı. Bundan son derece memnûn olan Zenbilli, tam huzûrdan ayrılıyordu ki, tekrar geri döndü. Kendisine merakla bakan Yavuz'a:

"–Sultanım! Birinci talebim, dînimizin hükmünü teblîğden ibâretti. İkinci bir talebim daha var ki, bu da sâdece bir ricâdır…" dedi ve ilâve etti:

"–Sultanım! Bu mücrimlerin suçları kendilerine âittir. Ancak onlar, hapisteyken mâsum âilelerine kim bakacak? Dolayısıyla sizden ricam, verilecek cezâ bitene kadar bu mücrimlerin âilelerine nafaka bağlamanızdır." (Bkz. Mustafa Nûri Paşa, Netâicü'l-Vukûât, Ankara 1987, c. I-II, s. 90-91)

Bu ikinci talebi de yerine getiren Yavuz, hiç şüphesiz ki farkında olduğu ilâhî mes'ûliyetin îcâbını îfâ ediyordu.

Kaynak: İslam ve İhsan

Bu Haberi Paylaş:
Canlı Yayına Mesaj Gönder
  • 25°C

Mobil Uygulamalarımız

RADYO TURKUVAZ

19 Nisan 2024, Cuma
  • 07:00Uğur'la Güne Merhaba
  • 10:00Gönül Dostu Füsun
  • 12:00Utku'yla İstekler
  • 15:00Hilal Özgani ile Sosyal Hayat
  • 17:00Hopdedik Ayhan Show

Namaz Vakitleri

  • İmsak
  • Güneş
  • Öğle
  • İkindi
  • Akşam
  • Yatsı

Ajanda son 12 Saat

AYET, HADİS, SÖZLER

Kendilerine ulaşmış hiçbir kanıt bulunmadığı halde Allah'ın ayetleri hakkında tartışanlar, gerek Allah yanında, gerekse müminler yanında büyük bir gazap ile karşılanır. Allah, büyüklük taslayan ve zorbalık yapan her insanın kalbini işte böyle mühürler.

Mü'min Suresi 35. Ayet
BİZE ULAŞIN