Cennetü'l-Bakî: Peygamber Efendimiz'in kabrine yüz metre mesâfede bulunan meşhur Medîne kabristanı anlamına gelir.
CENNETÜ'L-BAKÎ KELİMESİNE ÖRNEK
Bir gün Allah Rasûlü (s.a.v) bir cenâze münâsebetiyle Cennetü'l-Bakî'ye gitmiş, ashâbının arasında oturuyordu. Üzerinde, her tarafını bürüyen iki parça ihram vardı.
*****
Câfer-i Sâdık g, mübârek ömrünü, ilim yurdu olan Rasûlullah Efendimiz'in (s.a.v) nurlu Medîne'sinde geçirdi. Hicrî 148, mîlâdî 765 senesinde orada vefât etti. Vefâtından önce tek bir vasiyeti vardı: Namaz!.. Tıpkı Allah Rasûlü r gibi, son nefesinde ısrarla, namaza dikkat etmeye dâir vasiyette bulundu. Ona devam etmeyi ve onu lâyıkıyla kılmayı, yani tâdil-i erkâna riâyet edip huşû ile edâ etmeyi şiddetle tavsiye ettikten sonra Rabbinin rahmetine kavuştu.
Cennetü'l-Bakî Kabristanı'na, babası Muhammed Bâkır Hazretleri, dedesi Zeynelâbidîn ve dedesinin amcası Hazret-i Hasan'ın (r.a) kabirleri yanına defnedildi.
*****
Allah Rasûlü (s.a.v) Bakî Kabristanı'ndaki ashâbını ve Uhud şehidlerini sık sık ziyaret ederdi. Hazret-i Âişe vâlidemizin ifâdesine göre, Efendimiz (s.a.v) kendisinin yanında kaldığı her gecenin son kısmında Bakî Kabristanı'na gider, oradakilere selâm verip duâ ederdi.
Hattâ bir gece Cebrâil (a.s) Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) gelip:
"–Rabbin Bakî ehline gidip onlar için istiğfâr etmeni emrediyor!" buyurmuştur. Efendimiz (s.a.v) de hemen bu emre icâbet edip Cennetü'l- Bakî'yi ziyaret etmiştir. (Müslim, Cenâiz, 103)